14 Ağustos 2014 Perşembe

Anız Yakmanın Zararları

Anız Yakma Doğayı Yıkma

Üzerinde yaşadığımız dünyadaki nüfusu içinde bulunduğumuz yüzyılda da artış göstermektedir.
             Günümüzde dünya yüzeyinde hidrolojik döngünün ürettiği tatlısu miktarının 50 yıl önce neyse yine o miktar olduğu ve tahminlere göre muhtemelen 50 yıl sonra da aynı olacağı yönündedir.
             Dünya yüzeyinde sahip olunan doğal sistemlerin sabit olmasına rağmen insan nüfusu artış göstermektedir. Bu çerçevede ülkemizde her yıl 1,5 milyon yeni insana aş, iş, barınma sağlanması mecburiyeti vardır. Nüfus sayısal olarak arttıkça sabit olan doğal kaynaklardan kişi başına düşen miktarda meydana gelen azalma sadece yaşam kalitesini değil, yaşanan hayatın kendisini de tehdit ediyor. Dünya’da toprak ve su hayatın her safhasında, hatta ölümde bile kullanılması zorunlu, sunisi yapılamayan ve yerine ikamesi mümkün olmayan olmazsa olmaz kıt kaynaklardandır. Topraksız bir tarım, topraksız bir hayat düşünülemez. Ölümüz için de, dirimiz için de toprağa ihtiyaç vardır. Bir santimetre kalınlığındaki toprak milyonlarca yılda oluşmaktadır.
Toprak canlı bir varlıktır. Öyleyse canlı muamelesi görmelidir. Her canlının ihtiyaç duyduğu hava, su, bakım, beslenme, korunma, ve sevgi’ye toprağın da ihtiyacı vardır. Bir avuç toprak içinde Dünya’daki tüm insanların sayısı kadar canlı organizmanın bulunabileceği unutulmamalıdır. Bu mikroorganizmalar toprağın mimarları, karın tokluğuna çalışan işçileridir. Toprakta bulunan ve gözle görülemeyen bu mikroorganizmaların faaliyetleri sonucunda organik madde parçalanmakta ve humus dediğimiz şekle dönüşmektedir. Humus ise toprağın besin deposudur, kileridir, toprağın doğal verimliliğinin en büyük kaynağıdır.
             Verimde sürekliliği sağlamak, toprakların yapısını korumakla mümkündür. Hasat artıklarını yakmak suretiyle yoketme, fiziksel verimliliğin yanısıra besin elementi kayıpları nedeniyle tarım arazilerinin kimyasal verimliliği olumsuz yönde etkilenmektedir. Yakma işlemi sonucunda besin elementlerinin çok büyük bir bölümü topraktan uzaklaşarak tarımın elinden çıkmaktadır. Çevre ve atmosfere dağılarak ekolojik dengeyi de olumsuz yönde etkileyen bu elementlerin gübre oarak parasal değeri çok büyük rakamlarla ifade edilmektedir.
             Anız ve hasat artıklarını yakmanın çevre ve insan sağlığına etkilerinin araştırıldığı çalışmalardan elde edilen bulgular hepimizin düşünmesini sağlayacak niteliktedir. Organik kökenli maddelerin yanması soncunda açığa çıkarak atmosfere karışan çeşitli kimyasal gaz ve bileşikler, atmosfer tabakasının bileşimini, canlı yaşamı yönünden olumsuz etkilenmektedir. Yerküre üzerinde farklı orijinli organik kütlelerin yanması sonucu atmosfere karışan karbon miktarının büyük kısmı hasat artıklarının yakılmasıyla açığa çıkan karbon oluşturmaktadır. Hasat sonrası toprağa karıştırılan anız ve samanların bir sonraki ürün için yapılacak toprak hazırlama işlemlerinde sorun oluşturmaması ve ürünün çimlenme, büyüme ve gelişmesini olumsuz etkilememesi için artıkların ufak ufak parçalanarak toprakta mikroorganizmalarca en kısa sürede çürütülmeleri sağlanmalıdır.
             Anızın, yakmak suretiyle çok kolay, çabuk ve masrafsız olarak yok edilmesinin sebebi; böcek ve diğer zararlılar ile çeşitli hastalıkların azaltılması, toprak işlemede kolaylık sağlaması ve daha yüksek verim beklentisidir. Bazı yararlar beklenilerek anız yakmanın olumlu etkileri yanında pekçok olumsuz etkileri de bulunmaktadır. Anız yangınlarıyla toprak için çok önemli olan organik madde yokedilmektedir. Organik maddenin yokedilmesi ile de toprağın su tutma kapasitesi ve havalanması olumsuz etkilenmiş olur.
             Anız yangınları biyolojik mücadelede büyük önem taşıyan bazı canlı türlerin azalmasına da sebep olmaktadır. Biyolojik mücadelede faydalı olan birçok faydalı böcek tarla sınırlarında, yol kenarlarında, çalılıklarda yaşamaktadır. Anız yangınları sonucu bu alanlar yandığında biyolojik mücadelede faydalı böcekler de yanmaktadır. Bunun yanında gelin böceği gibi fare yiyen yılanlar vb faydalı canılılarda zarar görmektedir.
             Üretimde küçük bir kolaylık sağlamak uğruna hasat artıkları ve anızları yakmanın tarımsal yönden savunulacak fazlaca bir yönü yoktur. Kültür topraklarının verimliliğini korumak ve bunu sürekli kılmak, anız ve sap gibi organik artıkları yakmak yerine, toprağa kazandırmak ve toprak içindeki canlı yaşamı destekleyici önlemler almakla mümkün olacaktır.
             Ülkemiz gibi topraklarının çoğu organik maddece fakir ve topografyası erozyona müsait olan yerlerde anızlar katiyen yakılmamalıdır.
             Bu amaçla toprağın fakirleşmesine, gelecekte çoraklaşmasına ve verim kayıplarına neden olarak büyük zararlara yolaçan anız yakma ilimiz Mahalli çevre Kurulu’nun 14.06.2005 tarih ve 2005/06 nolu Kararı ile bu yıl da yasaklanmıştır.

             Unutmamalıyız ki, bu topraklar bize atalarımızdan miras değil gelecek kuşakların emanetidir.

7 Ağustos 2014 Perşembe


En Uzun Burunlu Türk, 2011 Guinness Dünya Rekorlar Kitabı'nda Dünyanın En Uzun Burnuna Sahip Olan Karadenizli Mehmet Özyürek, 2011 Guinness Rekorlar Kitabı'na Girmeyi Başardı.

İngiliz The Sungazetesi, Karadeniz'in Artvin İli Yüksekoba Köyünde Yaşayan 61 Yaşındaki Mehmet Özyürek'in,8.8 Santimetre Uzunluğundaki Burnuyla, Dünyanın En Uzun Burunlu Adamı Ünvanını Elde Ettiğini Yazdı.


İngiliz The Sungazetesi, Karadeniz'in Artvin ili Yüksekoba köyünde yaşayan 61 yaşındaki Mehmet Özyürek'in,8.8 santimetre uzunluğundaki burnuyla, dünyanın en uzun burunlu adamı ünvanını elde ettiğini yazdı.
Özyürek, daha önce de Guinness Rekorlar Kitabı'na da girmiş ve 500 dolar ödül verilmişti.
Özyürek'in önceki gün piyasaya sürülen Guinness Dünya Rekorlar Kitabı'nın 2011 yılı baskısında da resmen yer aldığını belirten gazete, rekortmen burnunun büyüklüğünün daha iyi algılanması için, cepheden ve profilden fotoğraflarını yayımladı.
Guinness Dünya Rekorlar Kitabı, ilk olarak 1955 yılında basıldı.

EVİNİZLE İLGİLİ PRATİK BİLGİLER


Yorucu ev işlerinde bunalan hanımların imdadına, pratik bilgiler yetişiyor. İşte birkaç püf noktası: KararanAlüminyum kaplarınızı pırıl pırıl yapmak istiyorsanız, Suve bolca sirke koyarak kaynatın. Buzdolabından kötü kokuları uzaklaştırmak için, en alt göze üç-dört dilimLimon koymanız yeterli. İç kısmı kireç bağlayan çaydanlığa, soyduğunuz patates kabuklarını koyup uzun süre kaynatırsanız, kirecin kolayca çıktığını göreceksiniz. Ütünüzün altını Tuz ve sirkeyle silerseniz leke tutmasını ve çamaşıra yapışmasını önlemiş olursunuz.
İHA muhabirinin, İnternetteki " www.yemekport.com " sitesinden derlediği bilgilere göre, özellikle tuz ve sirke, mutfak ve ev eşyalarının temizlenmesinde önemli konuma sahip.
Alüminyum Kaplar: Alüminyum kapların zamanla kararması, insanın mutfakta çalışma zevkini kaçırır. Halbuki bunu kolayca önlemek mümkündür. Alüminyum kaplarınızı su ve bolca sirke koyarak kaynatın. Hepsi pırıl pırıl olacaktır. Bakır tencerelerinizi ve bu malzemeden yapılan diğer tüm eşyalarınızı da, kaya Tuzu ve sirke ilesilerek ilk günkü ışıltısına kavuşturabilirsiniz.
Çatal-Bıçaklar: Bulaşık makinesi çatal, bıçaklarınızı karartıyorsa, bunu önlemenin kolayı var. Bulaşık makinesinin deterjan gözüne ayda bir kere olmak üzere çamaşır Suyu koyun. Böylece çatal ve bıçaklarınızın kararmasını engellediğiniz gibi onları parlatmış da olursunuz.
Tahta Kaşıklar: Mutfakta kullanılan tahta kaşıklar renklerini çabucak kaybeder, kahverengine dönüşürler. Bunu bir dereceye kadar önlemek istiyorsanız, tahta kaşıkları, duru Suda iyice ıslattıktan sonra kullanırsanız daha iyi netice alırsınız.
Fincandaki İzler: Kahve ve çay bazen fincanlarda çıkmayan lekeler bırakır. İşte acil ve etkili bir çözüm. nemli bir havluyu deterjanlı suya batırıp çıkarın ve lekenin üzerini ovuşturarak silin. Diğer bir yöntem ise diş macunu ile temizlemektir. Kahve lekesi çıkarmak ise, özellikle kahve kuruduktan sonra tam bir eziyettir. Fakat tüm zor lekelerden olduğu gibi kahve lekesinden de kurtulma imkanınız var. Bunun için eczaneden temin edebileceğiniz gliserinle bir bezi ıslatıp, lekeli yeri silin.
Pırıl Pırıl Çaydanlık: Çok sevdiğiniz çaydanlığınız, zamanla mat bir görünüme bürünebilir. Yarım bardak sirkeye bir tutam tuz atıp, sert bir süngeri buna batırarak çaydanlığı silmeyi deneyin, eski parlaklığına hemen kavuştuğunu göreceksiniz.
Tavalardaki Lekeler: Teflon tavalarınızda oluşan lekeleri çıkarmak için, bir bardak suya 2 çorba kaşığı Karbonatve yarım su bardağı sirke karıştırın. Sirkeli ve karbonatlı suyu teflon tavanızın içine dökün ve 10 Dakikakaynatın. Lekelerin kolayca çıktığını göreceksiniz.
Blendır ve Çelik Tencereler: Mutfakların vazgeçilmez yardımcılarından blendırları temizlemek epey yorucudur. Fakat, pratik bir yolla bunun üstesinden kolayca gelebilirsiniz. Bunun için, blendırın yarısına kadar, ılık su doldurun ve çalıştırın, içindeki tüm lekelerin çıktığını göreceksiniz. yemek yaparken çelik tencereniz yandıysa, sakın üzülmeyin. Tencerenizi yeniden pırıl pırıl yapabilirsiniz. Bunun için 1 tatlı kaşığı karbonat ve 1 fincan sirkeyi tencerenizde kaynatın. Hem üzerine işleyen kara lekeler çıkacak, hem de tencereniz tertemiz olacaktır.
Etiket İzi: Özellikle süs eşyalarında ve çeşitli mutfak aletlerinin üzerinde etiketler bulunur. Etiketi çıkardığınızzaman da mutlaka izi kalır. Bu izi yok etmek için, etiket izi olan eşyaların üzerine Mobilya cilası sürüp, yumuşak bir bezle silin. Hiçbir iz kalmayacaktır.
Fırın Izgaraları: Özellikle fırında et kızarttığınız zaman, ızgaralar çok kirlenir. Yıkarken de, ızgaraları temizlemek biraz zor gelebilir. Fakat ızgaraları ıslatıp, ponza taşıyla ovarsanız tüm yağların ve lekelerin çıktığını, ızgaranın pırıl pırıl olduğunu göreceksiniz.
Güzel Kokulu Mutfaklar: Bazen yemek kokularıyla sarılıp, nefes alınamayacak duruma gelen mutfağınızın güzel kokmasını ister misiniz? Bunun için, kalorifer üzerine koyduğunuz su dolu bir kabın içine birkaç damla güzel kokulu parfüm damlatın. Kalorifer yandığı sürece bu koku mutfağınıza yayılır.
Mutfak tezgahınızın tertemiz olması ve mis gibi kokması için de, küçük bir leğene su doldurup içine sıkılmış limon suyu veya bir miktar tuz atın. Bu Suyla bir bezi ıslatıp, silin. Böylece, tezgahınızın üzerine yapışan lekelerden kurtulmanız çok daha kolay olacaktır. Mutfağınızın güzel kokmasını istiyorsanız, bir parça alüminyum Kağıtüzerine tarçın serptikten sonra, bunu Sıcak fırının içine koyun ve fırının kapağını açık bırakın.
Mutfaktaki Çekmeceler: Mutfak tezgahının altında yer alan ahşap çekmeceler, zamanla eskir ve zor açılmaya başlar. Bu durumda tek yapmanız gereken, çekmecelerin kenarlarına talk pudrası serpmek ya da mum sürmek. Böylece, çekmeceleriniz ilk günkü gibi kolayca açılacaktır.
Buzdolabındaki Kötü Kokular: Buzdolabınızı ne kadar temiz tutarsanız tutun, zaman zaman hoş olmayan kokular alırsınız. Bunu önlemek için, küçük bir tabağa üç dört limon dilimi koyun ve buzdolabının en alt gözüne yerleştirin. Ancak her sabah dilimleri yenilemeyi unutmayın.
Işıl Işıl Kristaller: Kristal bardaklar yıkandıkça ışıltısını kaybeder ve mat bir görünüm kazanmaya başlar. Fakat, kristal bardaklarınızı yıkarken kullandiığınız deterjana yarım su bardağı sirke ve tuz ekleyip, öyle durularsanız ilk günkü gibi parladıklarını görürsünüz.
Kireç Lekelerine Kolay Çözüm: Eğer lavabonuzda çirkin kireç lekeleri oluşuyorsa, yarım Limonla hızlı şekilde ovmayı deneyin. Sonra su ile çalkalayın ve kuru bir bezle kurulayın. Su koyup kaynattığınız kapların iç kısımları zamanla kireçle kaplanır. Sivri uçlu bir bıçakla ne kadar kazırsanız kazıyın, bu kireç tabakasını tam olarak çıkartmanız mümkün değildir. En iyisi, bu kapların içine soyduğunuz patates kabuklarını koyup uzun süre kaynatmaktır. Zamanla içini kirecin kapladığı çaydanlığınızı, boşken kısık ateşin üzerine koyun. Çaydanlığı yakmamaya dikkat ederek, bir süre bu şekilde ısıtın. Göreceksiniz, kuruyan kireci kolayca çıkartabileceksiniz.
Muşambaya Salça Damlarsa: Mutfağınızda yerde veya masanızın üzerine serili muşambaların üzerine salça damladıysa, çok kolay yöntemle bu lekeden kurtulabilirsiniz. Bir miktar asetonu bir bezin üzerine döküp, muşambalarınızı bununla silin, lekenin yok olduğunu göreceksiniz.
Pirinçlerin Işıltısı: Pirinç eşyalarınızı parlatmak için, temizleme suyuna birkaç damla limon damlatın ve bununla iyice ovuşturarak silin. Yataklarınızın pirinç başlarını, sıkılmış yarım limonla iyice ovuşturun, pırıl pırıl olacak ve içiniz rahat edecek.
Kararmayan Vazolar: Eğer Altın kaplamalı çelik vazonuzun zamanla mat bir görünüm aldığından yakınıyorsanız, saf alkole batırılmış bir pamukla silerek, eski parlaklığına kavuşmasını sağlayabilirsiniz.
Sirkenin Marifeti: Dondurulmuş eti az sirkeli suda bekletmek daha kolay çözülmesini sağlar.
Şişelerin Dibindeki Yosunlar: Su şişelerinin dibi zamanla yosun tutar. Bu da hem kötü görüntüye, hem de pis kokuya yol açar. Bunu yok etmek için, şişelerin içine gazete parçaları atıp, içine su doldurun. Birkaç Saat sonra çalkalayın. Ve gazete parçalarını içinden çıkartın. Daha sonra deterjanlı sıcak suyla yıkayın. Böylece yosunlardan kolayca kurtulmuş olursunuz.
Tabaklardaki Minik Çatlaklar: Yemek takımınızdaki tabakların çatlaklar sebebiyle kırılmalarından ve takımın bozulmasından korkuyorsanız, çatlak tabağı bir tencereye yerleştirip süt ile doldurun. Çok kısık ateşte 45 dakika kaynatın ve soğumaya bırakın. Çatlaklardan eser kalmayacaktır. Aynı işlemi, tüm porselen objeleriniz için deneyebilirsiniz.
Tereyağı Lekesi: Kaynatılabilen kumaşlardaki tereyağı lekeleri, sabunlu suda kaynatılarak çıkarılır. Eğer leke kağıt üzerindeyse, biraz ıslatıp üzerine Un serperek kurumaya bırakmak lazımdır. Daha sonra fırçayla temizlenir.
Toprak Kaplar: Toprak kaplarınızın içinde patates kabuklarını kaynatarak, sararan kısımların eski görünümüne kavuşmalarını sağlayabilirsiniz. Toprak Tencereler ya da çömlekler yeni alındıklarında, küçük çatlaklar oluşması sebebiyle kırılma tehlikesiyle karşı karşıyalardır. Bunu önlemek için, toprak tencerelerinizi kullanmadan önce dörtte üçünü sirkeli sıcak suyla doldurun. 24 saat bekletin ve soğuk suyla yıkayın. Bu işlemlerden sonra her türlü yemeği pişirmeye hazır olacaktır.
Çay Lekesi: Çayla lekelenen bir kumaşı temizlemenin en iyi yolu, hiç vakit geçirmeden üzerine kaynar su dökmektir. Bazı kaynaklar limon kolonyasının da çay lekesini çıkarmada yararlı olacağını kaydediyor. Hemen temizlenmeyen Bal lekelerini çıkarmak da zordur. Ama leke olur olmaz hemen ılık suyla yıkanır ve durulanırsa lekeden eser kalmaz.
Yumuşak Havlular: Eski havlularınızı yumuşatabilmek için, yıkadıktan sonra bolca mutfak tuzu dökülmüş sıcak suda bir saat bekletin. Havlularınızın ne kadar yumuşadığına inanamayacaksınız.
Beyaz Tül Perdeler: Beyaz tül perdeler, pencerede dura dura kararır, değil mi? Gerçi öncelerei, yıkamayla bu siyahlık gider ama, daha sonraları bu kararmayı gidermek kolay olmaz. Onun için size tavsiyemiz yıkama suyuna 1-2 çorba kaşığı toz şeker katmanızdır.
Ütünüz Leke Bırakıyorsa: Ütü yaparken zaman zaman tabanı yapışır ya da leke tutar. Fakat ütünüzün altını tuz ve sirkeyle silerseniz leke tutmasını ve ütülediğiniz çamaşıra yapışmasını önlemiş olursunuz. Tabii bu silme işlemini, ütü soğukken yapmanız ve sildikten sonra bir süre bekletmeniz gerekiyor.
Uzun Ömürlü Mumlar: Mumlar, özellikle romantik yemeklerin vazgeçilmez unsurlarıdır. Mumların ömrünü uzatmak için, kullanmadan 2 saat önce buzdolabının derin dondurucusuna koyup bekletin. Böylece, mumun eriyip Masa örtüsüne damlamasını, ya da şamdanda çıkarılmayacak izler bırakmasını önlemiş olursunuz.

6 Ağustos 2014 Çarşamba

hiç kaymayan ayakkabılar


tulum peynirinin faydaları

Sabah kahvaltılarında ya da sıcacık çıtır çıtır bir simitin yanında olmazsa olmaz peynirden bahsetmek istiyoruz bu gün. Beslenme çizelgesinde önemli bir yere sahip olan peynirin faydaları nelerdir. Peynirin kalori değiri nedir. Peynirin zararları nelerdir.. Hep birlikte görelim. K
Peynirin Faydaları Nelerdir,Peynirin Faydaları Kısaca,Peynirin Yararları,Peynirin Yararı
* Protein ve kalsiyum açısından zengindir.
* İyi bir B12 vitamini ve fosfor kaynağıdır.
* Peynir de süt gibi iyi bir kalsiyum kaynağıdır. Süt sevmeyenler için peynir kalsiyum bakımından iyi bir kaynaktır.
* Kemik ve diş olumuşunu güçlendirir
* Kemik erimesini önler.
* Mikrobik enfeksiyonlara karşı etkilidir.
* İshali tedavi eder.
* Mide rahatsızlıklarını giderir.
* Sindirim sistemini düzene sokar.
* Ülseri önler. · Beyine enerji verir.
* Diş çürüklerini önler.
* Kronik bronşiti önler.
* Tansiyonu düşürür.
* Yağsız süt, kolesterolü düşürür.
* Kanserin önlenmesine yardımcı olur.

Kazlar Hakkında İlginç Bilgiler


Kazlar perde ayaklı uzun boyunlu genellikle sokulgan göçmen sucul ailesinin (Anatidae)  kuşlarıdır.
Kuğular ve ördeklerle aynı familyadandırlar
Bir kaz yaşam için çiftleşir
Tilkiler,rakunlar,yırtıcı kaplumbağalar ve baykuşlar kazların avcılarıdır.
Yabani Kazların uçuş biçimi V şeklindedir.
Dişi kaz daima yuva yapmaya yönelir.Yuvalarını güvenli yere yaparlar.
Dişi kaz yaklaşık 5 yumurta gibi bir kavrama öbeği elde edene kadar günde bir adet yumurtlar
Yaklaşık 25 yıl yaşarlar
Havuz,nehir ve göllerde yaşarlar
Kazlar ağırlıklı olarak tahıl,salyangoz,kurbağa ve  küçük hayvanları yerler
Yabani kazlarda doğdukları yere tekrar dönmek için güçlü bir dürtü vardır.
Yetişkin kazların her yıl kuyruk tüyleri dökülür. Bu yabani kazlarda rahat uçuş içindir.
Bir kaz gününü en çok yiyecek aramakla geçirir.
Kazlar  iletişim için korna sesi gibi ses çıkarırlar.İçinde bulundukları duruma göre on farklı ses çıkarırlar
Göçmen kazlar doğdukları yere dönmek için 3000 km yol katederler
Bir yabani kaz doğumdan sonra 24 saat içerisinde yavrularına güvenli bir su kanalı açarlar.
Kazların topluluğuna sürü denir. Ancak uçma anındaki durumlarına kama veya çile denir.
Erkeğine erkek kaz denir.
Dişilerine kaz denir.
Yavrularına kaz palazı denir.
Kazlar her yıl bir aile üretirler. Kazın eşi öldüğü veya öldürüldüğü zaman eş seçimi yıllarca bekleyebilir ve bazen de tek kalmayı tercih edebilir.
Kaz yavruları bir günlükken bile suda yüzebilirler suyun altına 30-40 feet dalabilirler.
Erkek kaz yavrularını ve eşini koruma içgüdüsü içersindedir.
Kazlar birbirlerine karşı oldukça sevgi doludurlar. Biri yaralanır veya hastalanırsa diğerleri o iyileşene kadar ona bakarlar.
Erkek ve dişi kaz birbirine çok benzer. Ayırmak için erkeğin hafifçe daha boylu olduğuna dikkat etmek gerekir.
Kanada kazı tüm türleri içerisinde en zeki olarak kabul edilir.
3 yılda cinsel olgunluğa ulaşırlar.
Kuluçka süresi 28-30 gündür.
Pilgrin kazının tüm evcil kazlar arasında cinsel olarak hemen ayırt edilir. Erkekleri beyaz dişileri gridir.                    

Damallı Dayıdan İnciler


Kızım Rabia